Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Ağustos 2016 Cuma

NERGİS bölüm 1


NERGİS, NARSİST, NARKOZ, NARKOTİK, EKO….
HİPNOZ, FOBİ, FANTEZİ
PAN FLÜT, PANİK
......




     Narkisos ile Ekho, her mitolojik hikayede olduğu gibi bu hikayenin de bir çok anlatımı vardır. Ben Ovidin yazıya döktüğü Roma versiyonunu  anlatacağım. Yunan versiyonunda hikaye sokratik aşk içerir, yok homofobik falan değilim. Sadece büyük şaire selam olsun istedim. Yunan hikayelerinde Sokratik ask iceren oldukca fazla anlati var. Bu anlatım farklılıkları geniş bir alanda ve oldukça uzun sürede yazı olmaksızın aktarılmış olmasından kaynaklanır. Freud bir insanın bir şiirdeki kelimeyi yanlış hatırlamasını nasıl kişinin çocukluğundaki bastirilmis duygularina bağlıyorsa, bu hikayelerde toplumun karakterine göre dilden dile anlatılırken şekil dğişrirebiliyor. Bu oldukça  doğal sonuç bence.
     Narkisos, Yunan nehir tanrısı Kepisos ile su perisi Liriope nin aşkından doğar. oğlanın güzelliĞinden olsa gerek kahin Terassias kehanette bulunur, ‘’kendini görmez ise çok uzun yaşayacak bu çocuk’’ der…Narkisos çok yakışıklı bir genç olur, güzel de bu tabire uyar bence. Adonise taş çıkartacak yakışıklılıktadır, fakat burnu büyüktür çok, kimseyi beğenmez. Size etrafınızda birilerini çağrıştıryor olabilir.
      Ekho ise (Echo) bir dağ perisidir, tanrıların tanrısı Zeus sürekli çapkınlık peşindedir ve bitmek bilmeyen aşk maceralarına Eko da karışmıştır istemeden de olsa... Sık sık dağların eteklerinde buluşurlar hasret giderirler doyasıya.. Bundan şüphelenen Zeusun karısı Hera, birgün yakalar kocasını dağperisiyle. Heranın her zamanki gibi intikamı acı olur. Eko yu lanetler, lanete göre eko sadece karşısındakinin son sözlerini tekrar ederek konuşabilecektir.
     Narkisos bir gün ormanda geyik avına çıkar, Ekho onu görür ve görür görmez aşık olur, gizlenerek onu izlemeye başlar, Narkisos izlendiğini anlayınca geri dönüp kim var orda diye bağırınca karşıdan kim var orda diye sesi yankılanır, bir kaç kez seslenip kendi sözlerinin tekrarını duyduktan sonra, tam yoluna devam edecek iken, birden Ekho çıkıverir ağaçların arkasından. Boynuna sarılmak ister, ama bizim yakışıklı geri çekilerek reddeder Ekho nun aşkını ve yoluna gider. Ekho aşkından yemeden içmeden kesilir hayat ışığı söner günden güne solup yok olup gider. Kemikleri kayalara dönüşür ve kayalardan yansıyan her ses onun sesidir artık ( yunan mitleri ezoterik bir çok oluşuma zemin oluşturur, bu gibi anlatıların hepsi doğayı anlamaya çalışmanın kolay bir açıklaması olurken, aynı zamanda arkasında derin anlamlar taşır ) Tanrılar ve Tanrıçalar Ekhonun acı çekerek ölmesine çok kızarlar ve Narkisosu cezalandırmaya karar verirler, Tanrıça Nemesis görevlendirilir bu cezayı vermeye, onu bir su birikintisine yönlendirir. Suda yansımasını gören oğlan bir anda görüntüsüne aşık olur, gözünü alamaz bir türlü kendi yansımasından. Böylece günler geçer yemeden içmeden, vücudu uyuşur, nihayetinde o da tıpkı Eko gibi solar yok olup gider. Öldüğü yerde sarı renkli çiçekler açar ve bu çiçek onun adıyla anılır, biz ona Nergis çiçeği diyoruz…
Caravaggio, Narcissus.
Kapkaranlık bir su karanlık
bir arka fon parlak bir surat
Carravaggio Narkisosu kendi
tarzında böyle tasfir ediyor.
     Bu anlatının içinde insan davranışları ile ilgili çok derin anlamlar yatar, bu anlamları gayet iyi çıkaran Avrupalı bilim insanları, kendi buluş veya çalışmalarına bu anlatılardaki ifadeler ile uyuşan isimler koymuşlar. Freud narsizmi açıklarken Narkisosun davranışını temel alır örneğin. Narkisosun uyuşmasından dolayı Narkoz ve Narkotik isimleri türetilmiş… Eko daha ilginç bir durum Thales’e gelene kadar insan fiziksel olaylara ve doğa olaylarına hep mitolojik açıklama getirmiş. Her şeyi tanrıların davranışlarına yormuşlar. Kayalardan sesin yankılanmasına tanrısal açıklama yapma ihtiyacı duymuşlar.
    Antik Milet şehrinde yaşamış Thales ve bilimsel düşüncenin temellerini atmış.
Kayalardan yansıyan sesin sebebini tanrısal kişiliklerin yaşadıklarında aramamış, aklın yolunu kullanıp doğa kanunları gereği bir sebebi var diyerek ortaya çıkmış. İyi ki de çıkmış...

John William Waterhouse, Echo and Narcissus
     Narkisos (Narcissus) batı sanat dünyasını çok etkilemiş unsurlardan biridir. Kimler yapmamış ki resmini, Carravaggio, Poussin, Dali bile yapmış, Turner ın resminde uzaktan zor seçersiniz Narkisos ile Ekoyu. Bence en etkileyicisi Caravaggionun Narkisos’u. Waterhous’un bir Echoes and Narcissus’u vardırki içinden çıkacak gibi olur hikayenin kahramanları…John Keats uzun bir şiir yazmış Narkisos’a
     Narkisos sudaki aksine bakıp uyuşarak yavaş yavaş öldükten sonra Nergis çiçeğine dönüşür, Nergis çiçeği ise ömrünü tamamladıktan sonra ruhu Styx nehrine karışır…. İşte böyle anlatılıyor mitolojik hikayelerde.
     Gelelim Styx nehrine. Styx nehri antik insan dünyasının ölüm korkularının oluşturduğu imajlardan biridir. Yeraltının kutsal nehiridir Styx, yeraltı dünyasını dokuz kez dolaşır çeşitli kollara ayrılır en sonunda kocaman bir bataklığa dökülür. Aslında anlatılan diğer dünyanın kötü kısmının tasfiridir yani cehennemin. Dantenin İlahi Komedyasında da anlattığı bataklık bunu çağrıştırır zaten. Ayrıldığı her kol tanrısal kişiliklerde can bulur. Her birinin yaşam ölüm uyku üzerine derin anlamları vardır ve korkular içerir. Bu kolların isimlerini ve içerdiği anlamları yavaş yavaş kurcalayacağız.
     Olimposlu tanrılar yemin ederken Styx nehrinin üzerine ederlerdi. 70 lerin ünlü rock grubu Styx ismini bu nehirden almış, hani şu meşhur “Boat on the river” şarkısının bestecisi olan grup. Nehrin özellikleri anlatmak ile bitmez. Ölen insan bu nehrin kıyısına gelir Charon isimli bir kayıkçıya para vermeden geçemezssiniz bu nehri.
Kayıkçı Charon. Gustav Dore.
 Dorenin resmettiği bu Dante nin ilahi komedya
 versiyonunda nehrin adı Acheron olarak geçer.
Charon bu kez
Dante ve yolgöstericisi Virgil'i karşıya geçirir.
Yani arafta kalmadan diğer tarafa geçmenin yolu yanında para bulundurmaktır. Hani kefenin cebi yoktu diyeceksiniz, Yunan dünyasında yokmuş demekki. Bu Yüzyılların geleneği olarak aktarılmış insandan insana. Kavraması her ne kadar güç te olsa dinsel bir inanış bu da. yunan dünyasında arafta kalmak çok korkutucu bir kavram. Sırf bu parayı Charona verip ölüler diyarına gidebilmek için ölülerini yakmadan önce ağzının içine ya daüstüne; ya da gözünün üstüne para koyarlardı ki ölüleri arafta kalmasın….




Styx konusundan çıkmadan son olarak hepimizin iyi bildiği mitolojik bir kahraman ile, bu nehrin antik dünyadaki kutsallığını tekrar kazıyacağım kafanıza. Aşil... Üzerine şiiirler yazılmış, Herkül ile kıyaslanmış cesareti ile nam salmış mitolojik ( belki de tarihi !) kahraman. Aşilin ismi de tıp dünyasında, ünlü özelliğinden dolayı isim olarak kullanılmış. o ünlü özellik annesinin onu bu nehirde yıkaması ile başlamış. Ölümlü bir insandan oğlu olan tanrıça Tetis, oğlunu ölümsüz kılmak için onu topuğundan tutarak Styx nehrinin sularında yıkamış.
Rubens Aşilin yıkanma sahnesini böyle tasvir etmiş

Küçük bir unutkanlık işte bize ünlü Troya hikayesinin kahramanını kazandırmış. Topuğu tuttuğu yer ıslanmamış ya Aşilin de zayıf noktası olmuş. Tıp ta tam bu noktaya Aşil tendonu demiş. Yalnız Aşilin ölüm anındaki tek zaafı topuğunun açıkta kalması değildir unutmayın!!  Bruseus a olan  Aşkının Aşili nasıl kör edip savunmasız bıraktığını göreceksiniz. Aynı zamanda ‘aşil tendonu’ tabirinin insanın zayıfnoktası olarak kullanılmasının sebebini daha iyi kavrayabilirsiniz. İnsanın geçek aşil tendonu sevgidir, aşktır. Bu hikaye de Aşilin ölümünü getiren zayıf noktasının, aşk olduğunu vurgular.

EKO VE PAN

 Başka bir hikayede de Pan Ekoya aşık olur. Ona aşkını anlatabilmek için sazlıklardan bir çalgı yapar. üfleyerek çaldığı bu çalgı aletinden öyle güzel ses çıkar ki. Ormanda kulağınıza çalınıverir bir hoş hissedersiniz kendinizi. Üstad Georgie Zamfiri pan flüt ustası olarak biliriz, dinlemeye doyamazssın. Pan da onun kadar iyi çalabiliyormuydu acaba? Pan yarı keçi yarı insan bir tanrıdır. Cinselliği şiddetli bir şekilde ifade eder mitolojide. Ormanda dolaşan perileri ve insanları aniden karşılarına çıkarak korkutmak sanki özel zevki gibi davranır. Bu alışkanlığı nın insanda yarattığı duygu, yine batı dünyası tarafından Pan ın ismi ile buluşmuş, ‘’panic’’ olmuş. İnanın bu Yunan ve Roma mitolojisi aklınıza gelmeyecek kadar batı dünyası kültürünü etkilemiş, dolayısı ile sanatını ve dilini de etkilemiştir.

Devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder